Paula Papureanu

Paula Papureanu

24 Aralık 2024 Salı

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 4/10/2023 tarihinde, Nuriye Ayhan Altıner (B. No: 2020/1327) başvurusunda Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 4/10/2023 tarihinde, Nuriye Ayhan Altıner (B. No: 2020/1327) başvurusunda Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Olaylar

Başvurucu, bir siyasi partinin kongresinin düzenlenmesinde mahalle temsilcisi olarak görev yaptığı sırada, aynı siyasi parti üyeleri M.K. ve R.T. tarafından gıyaben tehdit edildiğini ileri sürerek şikâyetçi olmuştur. Başsavcılığın 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca önleyici tedbir kararı verilmesi talebinde bulunması üzerine aile mahkemesi M.K. ve R.T. hakkında başvurucuya karşı şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürme içeren söz ve davranışlarda bulunmama, başvurucunun bulunduğu konuta, okula ve işyerine yaklaşmama tedbirlerinin uygulanmasına karar vermiştir. Kararda ayrıca tedbirin üç ay süreyle geçerli olduğu ve tedbire uyulmaması hâlinde zorlama hapsine hükmedileceği vurgulanmıştır. M.K. ve R.T. başvurucuyu tehdit etmediklerini belirterek tedbir kararı verilmesi için şartların oluşmadığını ileri sürmüştür. İtirazı inceleyen aile mahkemesi (itiraz mercii) ise mahkeme kararının kaldırılmasına kesin olarak karar vermiştir.

İddialar

Başvurucu, tehdit edildiğini ileri sürerek yaptığı önleyici tedbir talebinin reddedilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvurucu, bireysel başvuru formunda kendisine karşı yöneltilen tehdidin kadın olmasından kaynaklandığına, yapılan tehdidin kadına yönelik şiddet niteliğinde olduğuna, “Yapmazsanız ortalık kan gölüne döner.” şeklindeki söylemlerin neredeyse tamamına yakınının erkekler tarafından dile getirildiğine dair açıklamalarda bulunmuştur. Öte yandan başvurucunun şikâyeti üzerine ilgili kişiler hakkında tehdit suçunu işledikleri şüphesiyle iddianame de düzenlenmiştir.

6284 sayılı Kanun’da ve konu ile ilgili uluslararası hukukta kadına yönelik şiddetin cinsiyete dayalı olarak gerçekleştirilen her türlü şiddet içeren davranışı kapsadığı açıkça kabul edilmiştir. Tüm bunlara rağmen itiraz mercii, talebin aile içi şiddet veya ısrarlı takibe ilişkin olmadığını belirterek tedbir kararının kaldırılmasına karar vermiş ancak erkek şahısların kadın olan başvurucuya yönelttiği tehdidin başvurucunun kadın olmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığına, eylemin kadına yönelik şiddet niteliğinde olup olmadığına dair hiçbir somut açıklama, değerlendirme veya gerekçe ortaya koymamıştır. Bu itibarla itiraz merciinin aile içi şiddet ve ısrarlı takip dışındaki durumların veya kadına yönelik aile içinde gerçekleştirilmeyen tüm şiddet eylemlerinin 6284 sayılı Kanun’un kapsamının dışında tutulması gerektiği sonucunu doğuracak mahiyetteki yaklaşımının anayasal güvencelere aykırı olduğu açıktır.

Sonuç olarak nihai karardaki gerekçelerin başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması hakkı bağlamında ilgili ve yeterli olmadığı değerlendirilmiştir. Başvurucu maruz kaldığı tehdit eyleminin kadın olmasından kaynaklandığını açıklamasına rağmen itiraz merciinin şiddet mağduru başvurucuyu korumaya yönelik tedbirleri sağlama yönündeki pozitif yükümlülüklerine uygun hareket etmediği sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.